Mehmet Ali Kaya
Freitag, 6. Juli 2012
Dienstag, 3. Juli 2012
İlahiyatçı, eğitimci ve aynı zamanda da bir Nur talebesi olan Sayın Mehmet Ali Kaya, “Asırların Rehberleri ve Mücedditler ve Kıyamet Alametleri, Deccal- Mehdi” adıyla çıkardığı Ocak 2012 basımı kitabında Hz. İsa (as), Hz. Mehdi (as) ve ahir zaman ile ilgili olarak Peygamberimiz (sav)’in hadis-i şeriflerine ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin izahlarına son derece ters düşen iddialarda bulunmuştur.
Labels:
ahirzaman,
bediüzzaman,
fethullah gülen,
fethullah hoca,
mehdi,
mehdinin alametleri,
mehdiyet,
mehmet ali kaya,
nur dersleri,
nurcular,
nurculuk,
risalei nur,
said nursi,
türkçe olimpiyatları
1. iddia
Mehmet Ali Kaya, kitabının 224. Sayfasında Hz. Mehdi (as)’ın üç büyük görevinin Bediüzzaman tarafından yerine getirildiğini dolayısıyla Üstadımız’ın ahir zamanda zuhur etmesi beklenen Büyük Mehdi olduğunu iddia etmektedir. Ayrıca Üstadımız’ın vefatının ardından; Nur talebelerinin onun bu görevini şu an şahs-ı manevisi olarak devam ettirdiklerini iddia etmektedir.
Mehdi-i ahir zaman hem diyanet sahasında, hem siyaset alanında hem cihat ve hem de saltanat sahasında görevlidir ve bütün bu görevleri tek başına yapar... Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, bütün bu hizmetleri hayatında yapmış ve kendisinden sonra devam ettirmek için de “Risale-i Nur eserlerinde esaslarını vazederek takipçilerinin tavizsiz şekilde yapmasını sağlamıştır...“Asırların Rehberleri ve Mücedditler ve Kıyamet Alametleri, Deccal- Mehdi, sf 224
Mehmet Ali Kaya |
Oysa herkes; özellikle de Nur talebeleri ve Sayın Mehmet Ali Kaya bilmektedir ki Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Hz. Mehdi (as)’a ait olan bu görevlerin tamamını icra etmemiştir.
BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ, HZ. MEHDİ (AS)’IN HİCRİ 1400’LERDE BİZZAT VE HAYATTAYKEN YERİNE GETİRECEĞİ 3 VAZİFESİNİ TOPLU OLARAK KESİNLİKLE YAPMAMIŞTIR
Hz. Mehdi (as)’ın 1. Vazifesi :
Maddiyun (materyalizm) ve Tabbiyun (Darwinizm-Tabiatçılık) felsefelerinin susturulmasıdır
"...Fen ve felsefenin tasallutiyle (tesiriyle) ve maddiyyun (maddecilik) ve tabiiyyun (Tabiatçılık inancının) beşer içinde intişar etmesiyle (yayılmasıyla) her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini (maddeci düşünceyi) tam susturacak bir tarzda imanı kurtarmaktır." Beyanat ve Tenvirler, Sayfa 304
Bediüzzaman’ın kendi döneminde de vefatından sonrasında da “taa Hicri 1400’ün başlangıcına kadar” hiçbir sahada Materyalist ve Darwinist felsefeyitam susturacak şekilde bir başarı sağlanamadı. Materyalist felsefe gücünü kaybetmedi. Darwinist felsefe gücünü kaybetmedi. Dünya üzerinde Darwinist ve materyalist felsefenin gerçek yüzlerinin görülmesi, Dünya üzerindeki yıkıcı etkilerinin kavranması ve bu felsefelerle ciddi anlamda mücadele edilmeye başlanması Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatından sonra taa Hicri 1400’ler itibariyle gerçekleşti. Üstadımızın yaşadığı dönemde tabiyyun ve maddiyyun felsefeleri tam susturularak insanların imanlarının kurtarılmasına vesile olmak gibi bir durum söz konusu olmadı ki bunu Mehmet Ali Kaya’da gayet iyi bilmektedir. Bu görev Üstadımızın risalelerinde açıkça bildirdiği gibi “kendisinden sonra gelecek o zat yani Hz. Mehdi (as) tarafından” yerine getirilecektir.
Hz. Mehdi (as)’ın 2. Vazifesi:
Kuran ahlakının dünyaya hakim olmasıdır
"İkinci Vazifesi: Hilafet-i Muhammediye (A.S.M) ünvanı ile seair-i İslamiyeyi ihya etmektir. Alem-i İslam'ın vahdetini nokta-i istinad edip beşeriyeti maddi ve manevi tehlikelerden ve gadab-i İlahiden kurtarmaktır. Bu vazifenin, nokta-i istinad ve hadimleri, milyonlarla efradı bulunan ordular lazımdır." (Emirdağ Lahikası, 259)
"Ümmetin beklediği, ahir zamanda gelecek zaten üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymetdar olanı iman-ı tahkikiyi neşr ve ehl-i imanı delaletten kurtarmak... (Beyanat ve Tenvirler, Sayfa 309)
Görüldüğü gibi Bediüzzaman risalelerinde; Hz. Mehdi (as)’ın 2. vazifesinin; insanlığı maddi ve manevi tehlikelerden kurtarıp, insanların imanlarına vesile olmak yani İslam Ahlakını dünya üzerinde hakim etmek olduğunu ifade eder.
Asıl olarak Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav)’in hadisleri, Hz. Mehdi (as) zuhur ettiğinde dünya üzerinde büyük bir imani uyanış olacağını, insanların İslam dinine akın akın girmeye başlayacaklarını, dünya üzerinde Kuran ahlakının büyük bir hakimiyeti olacağının müjdesini verir. Bu nedenledir ki Üstadımız; Hz. Mehdi (as)’ın bu görevini onun yapacağı en büyük, en önemli ve en kıymetli görevi olarak adletmiştir. Ancak bu görevi ifa ederken Hz. Mehdi (as)’ı büyük bir Müslüman kitlenin de destekleyeceğini belirterek Hz. Mehdi (as)’ın üçüncü büyük vazifesi olan ittihad-ı İslam’ın önemine de dikkat çekmiştir.
O zatın ikinci vazifesi, şeriatı icra ve tatbik etmektedir. Birinci vazife, maddi kuvvetle değil, belki kuvvetli itikad ve ihlas ve sadakatle olduğu halde bu ikinci vazife gayet büyük maddi bir kuvvet bir hakimiyet lazım ki, o ikinci vazife tatbik edilebilsin. O zaten üçüncü vazifesi, Hilafet-i İslamiyeyi İttihad-ı İslam'a bina ederek, sevi ruhanileriyle ittifak edip din-i İslam'a hizmet etmektir. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakarlarla tatbik edilebilir. Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha ziyade kıymetdardır, fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şa'şaalı bir tarzda olduğundan umumun ve avamın nazarında daha ehemmiyetli görünüyorlar." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 9)
Oysa Mehmet Ali Kaya bu görevleri Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin yerine getirdiğini şimdi de onun adına şahsı manevisini temsil eden Nur talebelerinin bu görevi yürüttüklerini iddia etmektedir. Ancak açık bir şekilde görülmektedir ki; Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatına kadar İslam ahlakının dünya üzerinde hakim olması, materyalizmin ve komünizmin etkisini yitirmesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu olamamıştır.
Bediüzzaman Hazretleri, insanların imanına vesile olacak iman hakikatlerini son derece derin ve hikmetli anlatımlarla anlatmış ve dünya çapında birçok insanın Allah’a iman etmesine vesile olmuştur. Ancak Üstadımızın vefatına kadar ki zaman içinde İslam ahlakının dünya hakimiyeti, İslam Birliği’nin kurulması, materyalizm, Darwinizm taunlarının etkisini tamamen yitirmesi gibi bir durum hiçbir şekilde söz konusu olmamıştır. Aksine Üstadımız’ın vefat tarihine kadarki dönemlerde komünizm ve materyalizm insanlık üzerindeki şeytani etkisini artırarak sürdürmüş, insanlar geniş kitleler halinde bu inkarcı felsefelerin etkisine girmişlerdir. Materyalizm ve Komünizmin hızla güç kaybetmesi ancak Hz. Mehdi (as)’ın zuhur ettiği Hicri 1400 - Miladi 1980’ler itibariyle söz konusu olmaya başlamıştır.
Hz. Mehdi (as)’ın 3. Vazifesi:
Dağınık haldeki İslam Aleminin bir araya getirilmesi ve Türk İslam Birliği’nin kurulması
Üçüncü Vazifesi: İnkilabat-ı zamaniye (zamanın değişmesiyle) ile çok ahkam-ı Kur'aniyenin (Kuran hükümlerinin) zedelenmesiyle... O zat, bütün ehl-i imanın manevi yardımlarıyla ve ittihad-ı İslam'ın muavenetiyle Müslümanların dayanmasıyla ve bütün ulema ve evliyanın ve bilhassa Al-i Beytin neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakar seyyidlerin iltihaklarıyla o vazife-i uzmayı yapmaya çalışır." (Emirdağ Lahikası, 260)
Mehmet Ali Kaya, Üstadımızın üç vazifeyi hayatındayken bizzat tek başına yaptığını iddia etmektedir. Ancak Bediüzzaman döneminde Mehdi al-i Resul’ün üçüncü büyük vazifesi olan Türk İslam Birliği’nin kurulması durumu da kesinlikle söz konusu olmamıştır. Bu durum ancak içinde bulunduğumuz Hicri 1400’ler itibariyle kendini hissettirmiş ve İslam ülkeleri yavaş yavaş bu birliğe doğru çok önemli adımlar atmaya başlamışlardır. İslam ülkeleri arasındaki sınırlar ve güçlü siyasi ve ekonomik bürokrasiler kaldırılmaya, bazı İslam ülkelerinin başındaki diktatörler yerlerini terk etmeye başlamışlardır. Bu ülkeler üzerinde İslam dininin birleştiriciliği her geçen gün daha da iyi hissedilmektedir. Bu ise, Hz. Mehdi (as)’ın ve dolayısıyla Mehdiyetin zıl ve gölgesinin varlığına işarettir.
Peygamberimiz (sav), tüm İslam ülkelerinin hatta Hıristiyan ve Yahudi aleminden de bir kesimin Hz. Mehdi (as) zuhur ettiğinde onun manevi bayrağı altında bir araya gelip güçlü bir birlik oluşturacaklarını birçok hadisinde bildirmiştir. Bu durumun Üstadımızın yaşadığı dönemde hiçbir şekilde gerçekleşmemiş olması da onun hem ahir zamanın büyük Mehdisi olmadığının hem de üç vazifeyi bir arada yerine getirmemiş olduğunun diğer bir ispatıdır. Zaten Mehmet Ali Kaya da, Bediüzzaman Hazretleri’nin bu üç vazifeyi yerine getirmediğini gayet iyi bilmekte ancak bu durumu güya gizlemek için şahs-ı manevi kavramını devreye sokarak eksik kalan görevleri şahs-ı manevinin yerine getireceği gibi son derece mantık dışı bir çıkarım yapmaktadır.
Mehmet Ali Kaya şunu kabul etmelidir ki; Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri inşaAllah kendi döneminin müçtehidi ve mehdisidir. Ancak ahir zamanın büyük Mehdisi yukarıda saydığımız bu üç büyük vazifeyi bir arada ve bizzat kendisi hayattayken tam anlamıyla yerine getirecektir. Bu zat-ı muhteremin gerek fiziki gerekse manevi özellikleri Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde çok geniş bir yer tutmakta ve bu özelliklerin toplamı Üstadımız dışında başka bir kişiyi tarif etmektedir.
Labels:
ahirzaman,
bediüzzaman,
fethullah gülen,
fethullah hoca,
mehdi,
mehdinin alametleri,
mehdiyet,
mehmet ali kaya,
nur dersleri,
nurcular,
nurculuk,
risalei nur,
said nursi,
türkçe olimpiyatları
2. iddia
Mehmet Ali Kaya, Bediüzzaman Hazretleri hayatta olmadığından, Hz. Mehdi (as)’ın İttihad-ı İslam’ı oluşturma görevini güya onun şahs-ı manevinin yani Nur talebelerinin yerine getireceğini iddia etmektedir.
Hz. Mehdi (as)’ın iman hizmetini bizzat kendisi görmediği bir hakikat değil mi? Halen Hz. Mehdi (as)’ın şahsı manevisi o iman hizmetine devam etmiyor mu? Demek ki Hz. Mehdi üç vazifeyi birden hayata tatbik edemeyecektir. Bunu hal, adetullah ve onun ömrü yetmeyecektir ve yetmemiştir.... (Asırların Rehberleri ve Mücedditler ve Kıyamet Alametleri, Deccal- Hz. Mehdi (as), sf 227)
Mehmet Ali Kaya aslında bu açıklamasıyla aslında Bediüzzaman’ın Hz. Mehdi (as)’nin görevini ifa edemediğini kabul etmektedir. Ancak bu sefer başka bir yöntem kullanarak lafı dolandırmakta ve dilini eğip bükmektedir. Peygamberimiz (sav) hadisi şeriflerinde İttihad-ı İslam’ın Hz. Mehdi (as)’ın manevi komutanlığında oluşturulacağını bildirmesine rağmen Mehmet Ali Kaya,“Bediüzzaman Hazretleri bu görevi yerine getirmedi demek ki Hz. Mehdi (as) İttihad-ı İslam’ı gerçekleştirmeden vefat edecek ve bu görevi onun talebeleri yerine getirecek” şeklinde Peygamberimiz (sav)’in sözlerinin tam aksi bir mantık ortaya atmaktadır. Mehmet Ali Kaya, Peygamberimiz (sav)’in ahir zamanın büyük mehdisi hakkında verdiği yüzlerce alameti hiç göz önünde bulundurmadan, bizlere bir delil sunmadan, tamamen bir ön kabulle Bediüzzaman Hazretleri’ni ahir zamanın büyük mehdisi olarak ilan etmektedir. Bu ön kabulünden yola çıkarak da; hem Peygamberimiz (sav)’in hadisleri hem de Üstadımızın sözleri üzerinde açık bir şekilde oynamalar yapmaktadır. Bediüzzaman Hazretleri’nin Hz. Mehdi (as) ile ilgili sözlerini kendi mantığına uygun şekle sokma gayreti göstermektedir. Bediüzzaman Hazretleri risalelerinde; “Hz. Mehdi (as) şahıs olarak gelecek ve yine bu üç vazifeyi bizzat kendi yerine getirecek, diğer asırların mehdilerinden en büyük farkı da bu üç vazifeyi bizzat kendi ve hayattayken yapacak olmasıdır” diye açıklamalarda bulunurken, Mehmet Ali Kaya; “Bediüzzaman bu üç vazifeyi hayattayken yerine getirmedi. Demek ki Hz. Mehdi (as) üç vazifeyi bizzat kendi yapmayacak” diyerek kendi mürşidini de yalanlamaktadır. Mehmet Ali Kaya’nın bu ön kabulü hem Peygamberimiz (sav)’in hadis-i şeriflerine hem de Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin risalelerindeki görüşlerine tamamen zıt bir görüştür. Mehmet Ali Kaya şunu mutlaka göz önünde bulundurmalıdır ki; Müslümanlar Mehmet Ali Kaya’nın kendi mantığının ürünü olan bir Mehdiyi değil, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin; tamamen Peygamberimiz (sav)’in hadis-i şeriflerini kaynak kullanarak tarifini yaptığı ahir zamanın büyük Mehdisini beklemektedirler.
Labels:
ahirzaman,
bediüzzaman,
fethullah gülen,
fethullah hoca,
mehdi,
mehdinin alametleri,
mehdiyet,
mehmet ali kaya,
nur dersleri,
nurcular,
nurculuk,
risalei nur,
said nursi,
türkçe olimpiyatları
3. iddia
Mehmet Ali Kaya yine kitabının 227. Sayfasında; risalelerde Üstadımızın; “ ‘o zat’ diye hitap ettiği kişinin Mehdi Al-i Resul’ün temsil ettiği kutsi cemaatinin şahs-ı manevisidir. Ve bu şahs-ı manevinin üç büyük görevi vardır.” diyerek yine Üstadımız’ın son derece açık ve net bir dille zat yani şahıs olarak geleceğini söylediği Hz. Mehdi (as)’ı bir şahs-ı manevi olarak göstermeye çalışmaktadır.
Oysa Üstadımız bilinçli bir şekilde; ‘o zat’ ifadesini kullanmış ve Hz. Mehdi (as)’ın bir insan olarak zuhur edip yine bir insan olarak bu üç görevi bizzat yapacağını ifade etmiştir. Zaten kendisi şahs-ı maneviyi kastetmek istese zat kelimesini kullanmaz direkt şahs-ı manevi derdi. Nitekim Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri gerektiğinde Risale-i Nurların yüzlerce sayfasında “şahs-ı manevi” kalıbını kullanmıştır. Oysa Üstadımız Hz. Mehdi (as)’dan bahsederken“bir zat-ı Nurani, ahir zamanın o büyük şahsı Al-i Beytten olacak, o zat, Kendine hazır bir program yapacak, ileride gelecek acib bir şahsın, o büyük kumandan, bir müçtehid, bir müceddid, hakim, mürşid, kutb-u azam, bir zat-ı nurani, bir asır sonra gelecek o zat,...” gibi tek bir kişiyi ifade eden hitaplar kullanmıştır.
Şu çok açıktır ki Üstadımız muhteşem bir anlatım kabiliyetine ve çok zengin bir kelime dağarcığına sahiptir. Bu üstün özelliği risalelerindeki anlatımlarından çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Sayın Mehmet Ali Kaya ise -belki de farkında olmayarak- Üstadımız hakkında uygun olmayan bir ithamda bulunmakta ve Üstadımızın çok net olarak Hz. Mehdi (as)’ın bir insan olarak ahir zamanda zuhur edeceğini ifade ettiği sözlerini tevil ederek gerçeği çarpıtmaktadır. (Bkz: http://www.bediuzzamananlatiyor.com/said-nursinin-hz-mehdi-a-s-nin-bir-sahsi-manevi-degil-sahis-oldugunu-ifade-eden-sozleri.html)
Labels:
ahirzaman,
bediüzzaman,
fethullah gülen,
fethullah hoca,
mehdi,
mehdinin alametleri,
mehdiyet,
mehmet ali kaya,
nur dersleri,
nurcular,
nurculuk,
risalei nur,
said nursi,
türkçe olimpiyatları
Abonnieren
Posts (Atom)